İcra Hukukunda Süreler ve Tebligat
İcra ve İflas Hukukunda süreler ise taraflar için konulmuş ve icra organları için konulmuş süreler olarak ikiye ayrılır
- Taraflar için konulmuş süreler hak düşürücü sürelerdir. İşlemin süresinde yapılmazsa geçersiz olur.
- İcra organları için konulmuş süreler ise hak düşürücü nitelikte olmayıp düzenleyici niteliktedir. Dolayısıyla işlem, süresi geçtikten sonra yapılmış olsa dahi geçerli sayılacaktır. Ancak bu durumda icra müdürünün ceza, disiplin veya tazminat sorumluluğa doğabilir.
İcra hukukunda işlemler genel itibariyle taraf takip işlemleri ve icra takip işlemleri olmak üzerek ikiye ayrılmaktadır.
İcra ve İflas Kanunu’ndaki süreler kesindir.
İcra ve İflas Kanunu’nun 20. maddesine göre, “Bu kanunun tayin eylediği müddetleri değiştiren bütün mukaveleler hükümsüzdür. Ancak her hangi bir müddetin geçmesinden istifade hakkı olan borçlu bu hakkından vazgeçebilir. Bu vazgeçme üçüncü şahıslara tesir etmez.”
Söz konusu maddeden de anlaşılacağı üzere, ilgililerin süreleri sözleşmeler ile değiştiremeyeceği ortadadır. Sürelerin değiştirilmesi hakkında yapılan sözleşmeler geçersiz sayılacaktır. Ancak herhangi bir sürenin geçmesinde yararı olan borçlu, bu hakkından vazgeçebilir.
Borçlunun süreden vazgeçmesi icra dosyasındaki tarafları bağlar; üçüncü kişilere etki etmez.
İcra ve İflas Kanunu’nda öngörülen sürelerin hesabında ilk gün hesaba katılmaz.
İcra Hukukunda Tatil ve Ertelemeler
İcra takip işlemleri, icra organları tarafından borçluya karşı yapılan borçlunun hukuksal durumunu olumsuz etkilemeye elverişli olan ve icra takibinin alacaklı yararına ilerlemesini sağlayan işlemlerdir.
Bir işlemin icra takip işlemi sayılabilmesi için aşağıda sayılan koşulları taşıması gerekir:
- İcra organlarınca yapılması gerekir.
- Borçluya karşı yapılması ve onun hukuksal durumuna zarar vermeye elverişli olması gerekir.
- İcra takibinin alacaklı yararına ilerlemesini sağlayıcı nitelikte olması gerekir.
Kural olarak tatil ve talik süreleri içerisinde icra takip işlemi yapılamaz. Ancak icra takip işlemi niteliğinde olmayan işlemler tatil ve talik dönemlerinde yapılabilir.
İcra Hukukunda Tatil Saat ve Günleri Ne Zaman?
Tatil saati, güneşin batmasından bir saat sonra başlayıp, güneşin doğmasından bir saat önceye kadar devam eden süre olarak nitelendirilir.
Tatil saatlerinde kural olarak icra takip işlemi yapılamaz. Ancak bu kuralın birtakım istisnaları mevcuttur:
- Gece iş görülen yerlerde gece vakti hasılat haczi yapılabilir.
- Gündüz vakti başlayan hacze gece vakti devam edilebilir.
- Borçlunun mal kaçırdığı anlaşılırsa gece vakti haciz yapılabilir.
- Gece vakti tebligat yapılabilir.
Tatil Günlerinde İcra Takip İşlemi Yapılabilir Mi?
Kural olarak tatil günlerinde hiçbir icra takip işlemi yapılamaz. Ancak bu kuralın üç istisnası vardır. Tatil günlerinde;
- Haciz yapılabilir.
- Muhafaza tedbirleri alınabilir.
- Tebligat yapılabilir.
Talik Durumu Ne Demek?
Talik durumları, borçlunun özel koşulları nedeniyle icra takibinin ertelenmesini gerektiren durumlardır.
Talik durumları mevcut olduğu sürece kural olarak borçluya karşı hiçbir icra takip işlemi yapılamaz. Nitekim İcra ve İflas Kanunu m. 51/2 uyarınca, “Bir borçlu hakkında kanunda gösterilen sebeplerden dolayı icra talik edilmiş veya konkordato için mühlet verilmiş ise, o borçluya karşı takip muamelesi yapılamaz.”
Talik durumlarında süreler işlemeye devam eder. Ancak sürenin son günü bir talik gününe rastlarsa süre talikin bitiminden sonra bir gün daha uzar.
Talik durumları genel talik durumları ve özel talik durumları olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.
Genel talik durumları;
- Borçlunun ölümü,
- Borçlunun yakınlarından birinin ölümü,
- Borçlunun tutuklu veya hükümlü olması,
- Borçlunun asker olması,
- Borçlunun ağır hastalığından ibarettir.
Kanunun tatil ve talik durumları bölümünde düzenlemediği diğer erteleme durumlarına özel talik durumları denmektedir.
Özel talik durumlarına şunlar örnek olarak verilebilir:
- Konkordato mühleti,
- Uzlaşma yoluyla yeniden yapılandırma,
- Olağanüstü durumlarda mühlet ve tatil.
Sürelerin Başlaması ve Hesaplanmasına İlişkin Esaslar
Sürelerin başlaması ve hesaplanmasına ilişkin esaslar şunlardır:
- Gün olarak belirtilen sürelerde ilk gün hesaba katılmaz; süre, tebliği takip eden günden itibaren hesaplanır.
- Ay veya yıl olarak belirtilen süreler, ayın veya yılın kaçıncı günü işlemeye başlamış ise, biteceği ay veya yılın aynı gününde biter.
- Ay veya yıl olarak belirtilen süreler, ayın veya yılın kaçıncı günü işlemeye başlamış ise, biteceği ay veya yılın aynı gününde biter.
- Süre hesabına resmi tatil günleri de dâhildir; eğer son gün resmi tatil gününe denk gelirse, takip eden ilk işgünü, sürenin son günü sayılır.
- Süreler, son günün mesai saatleri bitiminde sona erer.
İcra Hukukunda Tebligat
Tebligat, bir işlem veya eylemeden hukuksal yönden etkilenecek olan kimselere, o işlem ya da eylem hakkında bilgi vermek ve bunu belgelendirmek amacıyla yapılan işlemdir. İcra hukukunda birçok işlemin gerçekleştirilmesi ve bu işlemlere bağlı sürelerin başlayabilmesi için, söz konusu işlemlerin ilgililerine tebliğ edilmesi zorunludur.
Tebligat, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’ndaki düzenlemeler çerçevesinde yapılır. Ancak İcra ve İflas Kanunu’nda da tebligata ilişkin bazı özel düzenlemeler mevcuttur.
Tebligat; posta yoluyla, memur aracılığıyla, elektronik yolla, doğrudan doğruya veya ilan yoluyla yapılır.
Tebligat Nereye Yapılır?
Tebligat, kural olarak, tebliğ yapılacak kişiye bilinen en son adresine yapılır. Ancak kendisine tebliğ yapılacak kişinin başvurusu veya kabulü koşuluyla, her yerde tebligat yapılması mümkündür.
Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılmaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır. (Tebligat Kanunu m. 10/2)
Gösterilen adres, muhatabın adres kayıt sistemindeki adres olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa bile tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya zabıta amirine imza karşılığında teslim eder ve tesellim edenin adresini içeren ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır. (Tebligat Kanunu m. 21/2)
Adresini değiştiren kişi yenisini bildirmediği ve yeni adresi tebliğ memurunca da saptanamadığı takdirde; tebliğ olunacak belgenin bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi, tebliğ tarihi sayılır. (Tebligat Kanunu m.35/2)
Muhatabın adres kayıt sisteminde de bir adresi bulunmuyorsa, o zaman adresi meçhul sayılarak, Tebligat Kanunu’nun 28. Maddedeki araştırmanın ardından ilanen tebligat yapılacaktır.
Tebligat Kime Yapılır?
Tebligat, muhatabın bizzat kendisine yapılır. Fakat muhatap adresinde bulunmazsa tebliğ kendisi ile aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır. Bunun haricindeki kişilere yapılacak tebliğler, usulsüzdür.
Her ne kadar muhatapla aynı konutta yaşayan kişilere veya hizmetçilere de tebliğ yapılabilecek olsa da, bu kişilerin görünüşlerine nazaran 18 yaşından aşağı ve bariz bir şekilde ehliyetsiz olmamaları gerekir.
Vekil tarafından takip edilen işlerde tebligat mutlaka vekile yapılır. Böyle bir durumda muhatabın bizzat kendisine yapılan tebligat, usulsüz tebligattır. Eğer bir kişinin birden fazla vekili varsa, tebligatın bunlardan birine yapılması yeterlidir. Ama yine de tebligat birden fazla vekile yapılmışsa, tebliğ tarihi olarak ilkine yapılan tebligatın tarihi esas alınır.
Tüzel kişilere yapılacak tebligat, tüzel kişinin yetkili temsilcileri olan gerçek kişilere yapılır. Yetkili temsilci birden fazla ise, tebligatın bunlardan birine yapılması yeterlidir.
Elektronik Tebligat
Tebligatın elektronik ortamda yapılması da mümkündür. Tebligatın ilgilisi, tebligata uygun bir elektronik adres belirterek, kendisine yapılacak olan tebligatın elektronik ortamda yapılmasını talep edebilir.
Elektronik yolla tebligat, muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılır.
Elektronik yolla tebligatın zorunlu bir nedenle yapılamaması halinde Tebligat Kanunu’nda belirtilen diğer usullerle tebligat yapılır.
Elektronik Tebligat Kimler İçin Zorunludur?
1 Ocak 2019 tarihinde yürürlüğe giren değişikliğe göre, aşağıda belirtilen gerçek ve tüzel kişilere tebligatın elektronik yolla yapılması zorunludur (m. 7a/1):
- Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa yer alan kamu idareleri ile bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlar,
- 5018 sayılı Kanunda tanımlanan mahallî idareler,
- Özel kanunla kurulmuş diğer kamu kurum ve kuruluşları ile kanunla kurulan fonlar ve kefalet sandıkları,
- Kamu iktisadi teşebbüsleri ile bunların bağlı ortaklıkları, müessese ve işletmeleri,
- Sermayesinin %50’sinden fazlası kamuya ait diğer ortaklıklar,
- Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşları,
- Kanunla kurulanlar da dahil olmak üzere tüm özel hukuk tüzel kişileri (örneğin, anonim şirketler, dernekler ve vakıflar),
- Noterler,
- Baro levhasına yazılı avukatlar,
- Sicile kayıtlı arabulucular ve bilirkişiler,
- İdareleri, kamu iktisadi teşebbüslerini veya sermayesinin %50’sinden fazlası kamuya ait diğer ortaklıkları; adli ve idari yargı mercileri, icra müdürlükleri veya hakemler nezdinde vekil sıfatıyla temsile yetkili olan kişilerin bağlı bulunduğu birim.
İcra ve İflas Hukuku oldukça kapsamlı ve uzmanlık gerektiren bir hukuk dalı olup icra ve iflas hukuka ilişkin her türlü uyuşmazlıkta hukuki destek almak için Ekin Hukuk Bürosu ile iletişime geçebilirsiniz.
Stj. Av. Mehmet Can CİVAN & Av. Ahmet EKİN