Kıymetli Evrakın Özellikleri ve Adi Senetten Farkları
Kıymetli evrak, nitelikli bir senet türüdür ve adi senetlerden ayıran bazı temel niteliklere sahiptir.
Kıymetli evrağı adi senetlerden ayıran temel nitelikleri de şu şekilde açıklayabiliriz:
Sıkı Şekil Şartlarına Tabi Olması
Kıymetli evrakın geçerliliği için sıkı şekil şartlarına uyulması gerekmektedir.
Kanunda öngörülen şekilde düzenlenmeyen senetler kıymetli evrak niteliği kazanmazlar. Oysa adi senetlerde geçerlilik için sıkı şekil şartlarına ihtiyaç duyulmaz; adi senetlerde yazılı şekil, sadece ispat amacı taşır.
Nama, Emre ve Hamiline Düzenlenebilmesi
Kıymetli evrak, ya nama, emre veya hamiline yazılı olarak düzenlenir.
Adi senetlerde ise bu tür bir ayrım yoktur; adi senetler, belirli bir kişinin adına düzenlenir. Bu nedenle, adi senetler, nama, emre ve hamiline yazılı senetlerin kıymetli evrak hukuku çerçevesinde sunduğu sonuçları taşımayacaktır.
Borcun Borçlunun Yerleşim Yerinde Ödenmesi
Kıymetli evrakta, borç, borçlunun yerleşim yeri üzerinden ödenir. Buna karşılık, adi senetlerde borç, alacaklının yerleşim yerinde ödenir. (TBK m. 89/1).
Bu farklılık, kıymetli evraktan doğan borcun “aranacak borç” niteliğinde olduğunu ve adi senetten doğan borcun ise “götürülecek borç” niteliğinde olduğunu gösterir.
Alacaklı ve Sıfatlarının Birleşmesi Halinde Borcun Sona Ermemesi
Adi senetlerde alacaklı ve borçlu sıfatlarının aynı kişide birleşmesi, borcun sona ermesine ve dolayısıyla senedin geçersiz hale gelmesine neden olur (TBK m. 135/1).
Kıymetli evrakta ise alacaklı ve borçlu sıfatlarının aynı kişide birleşmesi, borcu sona erdirmez ve dolayısıyla senedin geçerliliğine zarar vermez. Bu, kıymetli evrağı adi senetlerden ayırır.
Hak ile Senedin Birbirine Sıkı Şekilde Bağlı Olması
Kıymetli evrakta, senet ile hak birbirine sıkı bir şekilde bağlıdır. Hak, senetten ayrı olarak devredilemez ve ileri sürülemez. Ancak adi senetlerde, hak ile senet birbirine sıkı şekilde bağlı değildir; hak senetten ayrı olarak devredilebilir ve ileri sürülebilir.
Kanunda Özel İptal Prosedürünün Öngörülmesi
Kıymetli evrakta, hak ile senedin birbirine sıkı şekilde bağlı olmasının bir sonucu olarak, senedin kaybedilmesi durumunda hakkın kullanılabilmesi için Türk Ticaret Kanunu’nda özel bir iptal prosedürü bulunmaktadır. Ancak adi senetlerde, senet ile hak birbirine sıkı şekilde bağlı olmadığı için, senedin kaybedilmesi durumunda iptal gerekmeyebilir.
Kıymetli Evrakta İleri Sürülebilecek Def’iler
Kıymetli evrak hukukunda, borçlunun talep edilen alacağa karşı ileri sürdüğü savunmalar def’i olarak adlandırılır. Bu savunmalar, inkar, itiraz ve def’i olmak üzere üç ana kategoriye ayrılır. Kıymetli evrak hukukunda, bu kavramlar geniş bir anlamda kullanılır ve borçlunun ileri sürdüğü tüm savunmaları içerir.
Def’iler, etkileri (ileri sürülebilecek kişiler) ve maddi özelliklere göre sınıflandırılır. Etkilerine göre, mutlak def’i ve nispi def’i olmak üzere ikiye ayrılırlar. Mutlak def’iler, herhangi bir kimseye karşı ileri sürülebilen savunmalardır, yani hamil kim olursa olsun bunları kullanabilir. Nispi def’iler ise yalnızca belirli kişilere karşı ileri sürülebilen savunmalardır.
Maddi özelliklerine göre def’iler ise üçe ayrılır:
- Senet metninden anlaşılan def’iler: Senet metninde yer alan şartlara dayalı savunmalardır.
- Senetteki taahhüdün geçersizliğine ilişkin def’iler: Senetin düzenlendiği işlem veya taahhüdün geçerliliğini sorgulayan savunmalardır.
- Şahsi def’iler: Borçlu ile alacaklı arasındaki özel ilişkiye dayalı savunmalardır.
Bunlardan bazıları mutlak def’i olarak kabul edilir ve herkese karşı ileri sürülebilirken, bazıları nispi def’i olarak kabul edilir ve sadece belirli kişilere karşı ileri sürülebilir. Ayrıca, bazı def’i savunmalar herkes tarafından ileri sürülebilirken, bazıları sadece belirli kişiler tarafından kullanılabilir. Bu sınıflandırma, kıymetli evrak hukukunda savunmaların doğası ve etkileri hakkında bilgi sağlar.
Def’i Çeşitleri Nelerdir?
Def’i çeşitleri senet metninden anlaşılan def’iler, senetteki taahhüdün geçersizliğine ilişkin def’iler ve şahsi def’iler olmak üzere içe ayrılmaktadır.
Senet Metninden Anlaşılan Def’iler
Senet metninden anlaşılan def’iler, senet üzerine bakıldığında herkes tarafından görülüp anlaşılabilen savunmalardır. Bu tür def’iler, senet metnindeki açık hatalar veya eksikliklerle ilgilidir ve senedin anlamı veya hükümleri zaten metinden anlaşılır.
Senet metninden anlaşılan def’i örnekleri şunlardır: ödemenin belirli bir şarta bağlanmış olması, vadenin henüz gelmemiş olması, ciro zincirinde kopukluk olması, senette geçerli olmayan bir vade türünün belirtilmesi, ıslak imza yerine parmak izi olması, senedin süresinde ibraz edilmemesi gibi hususlar. Zaman aşımı da bu kategoride yer alır.
Senet metninden anlaşılan def’iler, mutlak etkiye sahiptir, bu da demek oluyor ki herkes tarafından ileri sürülebilirler. Genellikle bu def’i savunmalar, herkes tarafından kullanılabilirler. Ancak bazı durumlarda, senet metninden anlaşılsa bile, bu savunmalar sadece ilgili kişi tarafından ileri sürülebilir. Örneğin, kambiyo senetlerinde ciro edilemez kaydı (ciro yasağı) koyan ciranta tarafından ileri sürülebilir (TTK m. 685). Aynı şekilde, düzenleyenin koyduğu kabul edilmemeden sorumlu olunmayacağına ilişkin kayıt, sadece bu kaydı koyan düzenleyen tarafından ileri sürülebilir (TTK m. 679).
Senetteki Taahhüdün Geçersizliğine İlişkin Def’iler
Senetteki taahhüdün geçersizliğine ilişkin def’iler, bir senedin hukuki geçerliliğini etkileyen savunmalardır. Bu def’iler, hukuk düzeni tarafından kabul edilen geçerli bir senet olmasına rağmen, belirli nedenlerle bazı kişiler için senedin bağlayıcılığını ortadan kaldırır. Bu savunmalar, sadece ilgili kişilere özgüdür, yani bu kişiler tarafından ileri sürülebilir.
Bu def’ilerin dayanağı “imzaların bağımsızlığı ilkesi”dir. Bu ilkeye göre, bir senet üzerinde yer alan her bir imza ve taahhüt ayrı ayrı değerlendirilir, diğer imzaları etkilemez. Bu ilke sayesinde, senedin geçerliliği veya bağlayıcılığı, yalnızca imza sahibinin durumuna bağlıdır.
İmzaların bağımsızlığı ilkesine dayalı olarak, senetteki taahhüdün geçersizliğine ilişkin def’iler şunlar olabilir:
- Ehliyetsizlik Def’i: Senetle taahhüt altına giren kişinin ehliyet sahibi olmaması durumunda ileri sürülür.
- Sahte İmza Def’i: Senet üzerindeki imzaların sahte olduğu iddiasıyla ileri sürülür.
- Cebirle Atılma (Cebir/Baskı/Korkutma) Def’i: Bir kişinin senete cebir, baskı veya korkutma yoluyla imza attırıldığını iddia eden savunmadır.
- Yetkisiz Temsilci Def’i: Bir kişinin başkasını temsil etme yetkisi olmadan senede imza attığını ileri süren savunmadır.
Bu def’iler sadece geçersizlik durumunda etkili olup, sadece bu geçersizlik şahsında doğan kişilerin taahhüdünü geçersiz hale getirir. Diğer imza sahiplerinin taahhüdü etkilenmez ve bu nedenle bu def’iler yalnızca ilgili kişiler tarafından ileri sürülebilir. Bu durumda, üçüncü kişilerin iyiniyetleri korunmaz ve senet bedelini talep eden kişinin savunma hakkı geçerli olur.
Şahsi Def’iler
Şahsi def’iler, senet borçlusu ile senet alacaklısı arasındaki doğrudan doğruya var olan ilişkilerden kaynaklanan savunmalardır. Bu savunmalar, senedin düzenlenmesine veya devrine sebep olan hukuki işlemlerden veya senetle ilgili ancak senetten bağımsız özel anlaşmalardan kaynaklanabilir.
- Temel İlişkiden Kaynaklanan Şahsi Def’iler: Şahsi def’iler, senet borçlusunun ve senet alacaklısının arasındaki temel ilişkiden (örneğin, bir satış sözleşmesi) kaynaklanabilir. Örneğin, bir satış sözleşmesi kapsamında alıcının ödeme borcu senetle belirlenmişse, bu senedi ileri sürerek, temel ilişkiden kaynaklanan def’ileri kullanabilir.
- Özel Anlaşma veya Durumdan Kaynaklanan Şahsi Def’iler: Şahsi def’iler, senetle ilgili fakat senet alacağından bağımsız bir özel anlaşmadan veya durumdan kaynaklanabilir. Örneğin, senet alacaklısı ile senet borçlusu arasında özel bir vade uzatma anlaşması yapılabilir veya senetle ilgili başka bir özel anlaşma mevcut olabilir. Bu tür anlaşmalardan veya durumlardan kaynaklanan şahsi def’iler, sadece bu özel anlaşma veya durumun tarafları arasında ileri sürülebilir.
- Senetle İlgisi Olmayan Bir İlişkiden Kaynaklanan Şahsi Def’iler: Bu kategori, senet alacaklısı ile senet borçlusu arasındaki senet dışında bir ilişkiden kaynaklanan savunmaları içerir. Örneğin, “takas def’i” adı verilen bir durumda, senet borçlusu senet alacaklısına olan borcu ile alacaklıya aynı anda borcu olan bir başka kişiyi belirtir ve bu iki borcu birbirleriyle takas edebilirler.
Şahsi def’iler genellikle sadece ilgili taraflar arasında ileri sürülebilir, yani doğrudan doğruya ilişki içinde bulunan tarafların savunma hakkını temsil eder. Ancak, bazı istisnai durumlar vardır:
- Nama Yazılı Senetlerin Devri: Nama yazılı senetler, alacağın temliki yoluyla devredilebilir ve bu devir alacağın temlikinin hukuki sonuçlarını doğurur. Bu nedenle, borçlu alacaklıya karşı sahip olduğu savunmaları, üçüncü kişilere karşı da ileri sürebilir.
- Senedin Bilerek Borçlu Zararına İktisap Edilmesi: Emre veya hamiline yazılı senetlerde, şahsi def’ilerin üçüncü kişilere karşı ileri sürülmesi, senedin iktisap edilirken hamilin bilerek borçlunun zararına hareket etmiş olması şartına bağlıdır. Yani, üçüncü kişinin senedi bilerek ve kötü niyetle iktisap etmesi halinde, senet borçlusu, şahsi def’ileri bu kişiye karşı ileri sürebilir.
Bu hükümler, kıymetli evrakın soyutluğu ve sınırlı taraflar arası ilişkilerden kaynaklanmaktadır. Şahsi def’iler, senetin özgün niteliği gereği sadece ilgili taraflar arasında işlerlik kazanır.
Ekin Hukuk Bürosu olarak alanında uzman avukat kadromuzla dava ve işlemlerinizi takip edebilmemiz için bizimle iletişim kurabilirsiniz.
Av. Ahmet EKİN & Şevval Asude DOĞAN