Reddi Miras Nedir, Nasıl Yapılır?
Reddi Miras Nedir?
Türk Medeni Kanunu’nun 605. madde ve devamında düzenlenen mirasın reddi kurumu mirasçıya mirasçılık sıfatını kabul etmeme hakkı veren bir kurumdur. Red, gerçek red veya hükmi red olarak gündeme gelebilir.
Türk Medeni Kanunu’nun 605. maddesinde gerçek ret şu şekilde tanımlanmıştır; “mirasçılık sıfatını kazanmış olan mirasçının kendi iradesiyle bu sıfata son vermesine gerçek ret” denir. Bir diğer anlatımla gerçek ret; mirasbırakanın ölümünden sonra mirasçının mirasbırakanın tüm alacak ve borçlarını reddetmesi olarak tanımlanabilir.
Türk Medeni Kanunu’nun 605. maddesinin 2. fıkrasında ise hükmi red düzenlenmiş olup; “Miras bırakanın ölümü tarihinde ödemeden aczi açıkça belli ve resmen tespit edilmiş ise miras reddedilmiş sayılır.” şeklinde tanımlanmıştır. Hükmi reddin söz konusu olabilmesi için kanundaki şartların mevcut olması yeterli olup ayrıca herhangi bir talepte bulunmaya gerek yoktur. Herhangi bir irade beyanı açıklamasına gerek olmaması sebebiyle kanunda hükmi ret için gerçek reddeki gibi hak düşürücü bir süre öngörülememiştir. Hükmi reddin tespiti mahkemeden her zaman istenebileceği gibi, tereke kapsamında alacağı olan kişilerce açılan davalarda da her zaman ileri sürülebilir. Mirasın hükmi reddi şartları şu şekilde açıklanabilir; Mirasbırakanın ölümünde borçlarını ödemekten aciz durumda olması ve ödemeden aczinin açıkça ortada olması veya borçlarını ödemeden aczinin belge ile ortaya konulması gerekmektedir. Yukarıda da belirttiğimiz gibi bu şartların varlığı halinde herhangi bir irade açıklamasına gerek olmaksızın mirasın reddedildiği karine olarak kabul edilmektedir. Hükmi red konusunda ölüm tarihinde mirasbırakan aciz vesikasına sahipse bu durumda hükmi reddin tespiti kolayken bulunmaması halinde tereknin borca batık olduğunun tespiti gerekmektedir. Bu konuda Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2015/2459 Esas, 2015/11885 Karar sayılı kararında terekenin borca batık olup olmadığı araştırılmadan karar verilmesini şu şekilde hukuka aykırı bulmuştur:
T.C. YARGITAY
14. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2015/2459
Karar No: 2015/11885
Tarih: 22.12.2015
Dava, TMK’nun 605/2. maddesi gereğince açılan mirasın hükmen reddi istemine ilişkindir. Ölüm tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır (TMK m. 605/2).
Ret süresi sona ermeden mirasçı olarak tereke işlemlerine karışan, terekenin olağan yönetimi niteliğinde olmayan veya mirasbırakanın işlerinin yürütülmesi için gerekli olanın dışında işler yapan ya da tereke mallarını gizleyen veya kendisine mal eden mirasçı, mirası reddedemez (TMK m. 610/2).
Mirasın hükmen reddine ilişkin olarak açılan davalarda, terekenin açıkça borca batık olup olmadığının araştırılması gerekmektedir. İcra takibi sonunda aciz vesikası düzenlenmesi halinde terekenin borca batık olduğu kabul edilir. Aksi halde terekenin borca batık olup olmadığı, miras bırakanın malvarlığı bulunup bulunmadığının usulüne uygun olarak, bankalar, trafik tescil müdürlüğü, vergi daireleri, belediyeler, tapu müdürlüğü v.b. kurum ve kuruluşlardan sorulması, murisin alacak ve borçları zabıta marifetiyle de araştırılarak aktif malvarlığı ile takibe konu borç miktarı göz önünde tutularak aktif ve pasifinin tereddüde neden olmayacak şekilde belirlenmesi gerekirken belirtilen hususlar araştırılmadan eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Reddi Miras Nasıl Yapılır?
Red için mirasçının bozucu yenilik doğuran bir beyanı gerekli olup bu beyan herhangi bir şekle tabi değildir. Red işlemi yazılı veya sözlü olarak Medeni Kanunun 609. maddesinin 1. fıkrasına göre, mirasbırakanın son yerleşim yeri sulh hukuk mahkemesine yapılır. Yazılı veya sözlü olmasının bir önemi yokken reddin açık şekilde yapılması şarttır. Bunun yanında mirasın reddi talep edilirken herhangi bir gerekçe sunulmasına gerek yoktur. Mirasçı tarafından yapılan bu beyan sulh hukuk mahkemesi tarafından bir tutanakla tespit edilecek ve özel kütüğe kaydı yapılacaktır. Bu işlemleri takiben mirası reddeden mirasçıya ise mirası reddettiğinin ifade edildiği bir belge verilecektir.
Bu işlemler gerçekleştirilirken mirasın kayıtsız şartsız reddedilmesi gerekmektedir. Bu durumun tek istisnası ise sonradan gelen lehine mirasın reddedilmesidir.
Önemle belirtmek gerekir ki mirasın kayıtsız şartsız reddedilmesinin yanı sıra mirasın tamamının reddedilmesi gerekmektedir. Örneğin taşınırlar bakımından mirasın reddedilmesi, taşınmazlar bakımından reddedilmemesi ret beyanının kayıtlı olması anlamına geldiğinden bu şekilde yapılan bir ret beyanı geçerli değilken miras payının kesirli bir bölümünün reddi doktrinde kabul görmektedir.
Mirasın Reddi Ne Kadar Sürede Yapılmalıdır?
Türk Medeni Kanunu’nun 606. maddesinin 1. fıkrasına göre; mirası ret süresi 3 aydır. Yine aynı kanunun 610. maddesine göre ise, süresi içinde mirası reddetmeyen mirasçı mirası kayıtsız şartsız kabul etmiş sayılacaktır. Mirasbırakanın ölümünden veya mirasçının mirasçılık sıfatını haiz olduğunu öğrenmesinden itibaren 3 aylık sürede mirasın reddedilmemesi durumunda bu hak düşecektir. Bu üç aylık sürenin başlangıcı şu şekilde farklılık göstermektedir:
- Yasal Mirasçılar Yönünden: Türk Medeni Kanunu’nun 606. maddesine göre; yasal mirasçılar için bu süre miras bırakanın ölümünü öğrenmeleriyle başlamaktadır. Mirasçı, mirasçılık sıfatını haiz olduğunu daha sonra fark ederse bu durumda 3 aylık sürenin başlangıcı olarak bu sürenin esas alınması gerekmektedir.
- Atanmış Mirasçılar Yönünden: Türk Medeni Kanunu’nun 606. maddesine göre de atanmış mirasçılar için ret süresi 3 aydır. Eğer mirasçı vasiyetname ile atanmışsa süre Sulh Hukuk mahkemesi tarafından vasiyetnamenin açılması ve kendilerine tebliğ edilmesiyle başlayacaktır. Miras sözleşmesi ile atama durumu mevcutsa süre yasal mirasçılar gibi işleyecektir.
Kimler Reddi Miras Talebinde Bulunabilir?
Türk Medeni Kanunu ile mirasın reddi hakkı yasal ve atanmış mirasçılara tanınmıştır. Reddi miras beyanında bulunan mirasçının fiil ehliyetine sahip olması gerekmektedir. Ancak mirasın reddi beyanında bulunmak kişiye sıkı sıkıya bağlı bir hak olmadığından mirasçı kendisini temsilen bir vekil aracılığıyla da mirasın reddi talebinde bulunabilir. Ancak vekilin bu işlemi yerine getirebilmesi için vekâletnamede özel yetki bulunması gerekmektedir.
Şayet kişi tam ehliyetsizse bu durumda ret beyanını yasal temsilci yapmalıdır. Ancak tam ehliyetsizin vesayet altında olması durumunda mahkemenin de izni aranacaktır. Sınırlı ehliyetsiz kişinin ret beyanı ise yasal temsilcisi vasıtasıyla yapılabileceği gibi yasal temsilcinin rızasıyla sınırlı ehliyetsiz tarafından da yapılabilir.
Velayet altındaki küçük adına velisi tarafından ret beyanında bulunulacaksa menfaat çatışmasının önüne geçilebilmesi için küçüğe kayyım atanması gerekmektedir.
Bir diğer durum ise eşler arasında mal ortaklığı rejiminin bulunmasıdır. Bu durumda aralarında mal ortaklığı rejimi bulunan eşlerden biri diğerinin rızası olmaksızın mirası reddedemeyecektir. Medeni Kanunu’nun 265. maddesinin 2. fıkrasına göre taraflardan biri haklı bir sebep olmaksızın rıza göstermekten çekiniyorsa bu durumda rıza için sulh hukuk mahkemesinde dava yoluna başvurulabilecektir.
Miras Ne Kadar Sürede Reddedilir?
Ret beyanı, Medeni Kanun’un 609. maddesine uygun şekilde ortaya konulduğu andan itibaren hüküm ifade eder. Ve sulh hakimine ulaşmasıyla sonuç doğuran ret beyanı bu andan sonra geriye alınamayacaktır. Doktrinde bazı görüşler ise tüm mirasçıların rızasının bulunması durumunda ret beyanının geri alınabileceğini kabul etmektedirler.
Bu hususta sağlıklı bir iradeyle ortaya konulmuş geçerli bir reddin geriye alınması mümkün değilken iradenin fesada uğratılması sebebiyle sakat olan bir ret beyanının iptal edilmesi mümkündür. Bu durumda ret beyanının iptaliyle mirasın kabulü gündeme gelecektir. Şayet bu süreçte ret süresi dolmuşsa bu durumda mirasçıya yeni bir süre verilecektir.
Türk Medeni Kanunu’nun 606 ve 610. maddelerine göre şu durumlarda mirasın reddini talep etme hakkı düşecektir;
- TMK. 606’ya göre ret için 3 aylık hak düşürücü sürenin dolması
- Mirası redden feragat etmek isteyen mirasçı yazılı veya sözlü şekilde mirasbırakanın son yerleşim yeri sulh mahkemesine mirası reddetme hakkından feragat ettiğini bildirebilir.
- Türk Medeni Kanunu’nun 610. maddesine göre; Mirasçılardan biri terekenin olağan işleri niteliğinde olmayan işleri yaparak tereke işlerine karışırsa, bu durum mirasçının mirası kabul ettiğine karine oluşturur ve bu durumda artık mirastan feragat edilemez. Yapılan işin olağanlık açısından nitelendirilmesi somut olayın koşullarına göre hakim tarafından gerçekleştirilecektir. Bu hususta aşağıda yer alan Yargıtay kararı da terekenin olağan işlemleri dışında işlemlere karışılması durumunda mirasın reddedilemeyeceğini şu şekilde gündeme getirmiştir;
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası: 2006/12141
Karar Numarası: 2007/2756
Karar Tarihi: 26.02.2007
Medeni Kanunun 610/2 maddesi ret süresi sona ermeden mirasçı olarak tereke işlerine karışan, terekenin olağan yönetimi niteliğinde olmayan veya mirasbırakanın işlerinin yürütülmesi için gerekli olanın dışında işlem yapan ya da tereke mallarını gizleyen veya kendisine mal eden mirasçının mirası reddedemeyeceğini hükme bağlamıştır.
Toplanan delillerden davacı Mustafa ve Bahadır’ın miras bırakana ait 2 adet aracı trafikte kendi adlarına 22.12.2005 tarihinde intikal ettirdikleri anlaşılmaktadır. Bu işlemin terekenin olağan yönetimine ait bir davranış olduğu da kabul edilemez. Davacıların ret hakkı düşmüştür. Açıklanan husus dikkate alınmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Red Hakkının Devri Nasıl Olur?
Ret hakkına sahip olan mirasçı ret hakkını kullanmadan ve ret süresi henüz dolmamışken vefat ederse bu durumda onun yerine mirasçı olacak mirası reddedip reddedemeyeceği merak uyandırmaktadır. Ağırlıklı görüşe göre bu durumda mirası red hakkı kendisine geçen mirasçının iki ret hakkı bulunmaktadır. Bunlardan biri kendi mirasbırakanının mirasını red hakkı diğeri ise mirasbırakanına onun mirasbırakanının bıraktığı miras yönünden ret hakkıdır. Bu durumda mirasçı her iki mirası da reddedebilir veya sadece kendisine bırakılan mirası reddedebilir. Ancak kendi mirasbırakanından kalan mirası reddeden mirasçının mirasbırakanına kalan mirası kabul edebilmesi hukuki olarak mümkün değildir.
Reddi Mirasın Sonuçları Nelerdir?
Reddi miras mirası reddeden kişinin statüsüne göre çeşitli sonuçlar doğuracağından reddi mirasın sonuçlarını yasal mirasçıların mirası reddetmesi, atanmış mirasçıların mirası reddetmesi, vasiyet alacaklılarının mirası reddetmesi olarak ayrı başlıklarda incelemekte fayda vardır.
1) Yasal Mirasçıların Mirası Reddetmesinin Sonuçları:
Mirasın reddi durumunda mirasçılık sıfatı mirasbırakanın ölüm tarihinden itibaren başlamak üzere geriye yürümektedir. Bu durumda mirasçı mirasbırakandan önce ölmüş gibi değerlendirilerek miras payları hesaplanacaktır. Mirası reddedenin altsoyu mevcutsa mira payı ona geçecek aksi halde kendisiyle aynı zümrede bulunan mirasçıların miras payı artacaktır.Yasal mirasçıların mirası reddi konusunda birtakım özel durumlar mevcuttur. Bu durumlara en yakın mirasçıların tümünün mirası reddi, mirasın altsoyun tamamı tarafından reddi, mirasın sonradan gelen mirasçılar lehine reddedilmesi örnek verilebilir.
- En yakın yasal mirasçıların tamamının mirası reddi: Bu durumda mirasın reddindeki ana kuralın aksine miras payı mirası reddedenlerin yerini alacak mirasçılara geçmeyecektir. En yakın mirasçıların tümü tarafından mirasın reddi halinde miras Türk Medeni Kanunu’nun 612. maddesine göre sulh hukuk mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edilecektir. Yine aynı maddenin 2. fıkrasına göre; en yakın mirasçıların tümünün mirası reddetmesi sonucu gerçekleştirilen tasfiyeden geriye bir şey kalırsa bu durumda kalan miktar hiç red gerçekleşmemiş gibi mirasçılar arasında paylaştırılacaktır. Bu durumda yasal mirasçıların yanında atanmış mirasçıların mevcudiyeti söz konusuysa sadece atanmış mirasçıların tümü mirası reddederse bu durumdan yasal mirasçılar yararlanacak, miras yasal mirasçılara geçecektir. Şayet hem yasal mirasçılar hem atanmış mirasçılar reddederse bu durumda iflas hükümlerine göre tasfiye uygulama alanı bulacaktır.
- Mirasın altsoyun tamamı tarafından reddi: Türk Medeni Kanunu’nun 613. maddesine göre; “Altsoyun tamamının mirası reddetmesi hâlinde, bunların payı sağ kalan eşe geçer.” Yani altsoyunun tamamının mirası reddetmesi durumunda miras ikinci zümreye geçmemekte mirasın tamamı eşe intikal etmektedir. Bu hususta altsoyun tamamından anlaşılması gereken mirasbırakanın ölümüyle ilk sırada olan altsoyudur. Şayet böyle bir durumda mirasbırakanın eşi yoksa nasıl bir yol izleneceği kanunda düzenlenmiş değildir. Doktrindeki ağırlıklı görüşe göre bu durumda Türk Medeni Kanunu’nun 612. maddesi kıyasen uygulama alanı bulmalı ve iflas hükümlerine göre tasfiye gerçekleştirilmelidir.
- Mirasın sonradan gelen mirasçılar lehine reddi: Bu düzenleme yukarıda da belirttiğimiz gibi mirasın reddinin kayıtsız şartsız olacağının istisnasını oluşturmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 614. maddesine göre; “Mirasçılar, mirası reddederken, kendilerinden sonra gelen mirasçılardan mirası kabul edip etmeyeceklerinin sorulmasını tasfiyeden önce isteyebilirler” Bu daveti yapacak olan mirasbırakanın son yerleşim yeri sulh hukuk mahkemesidir. Alt derecedeki mirasçılar 1 ay içerisinde süreyi susarak geçirirse davet reddedilmiş sayılacaktır. Bu derecedeki mirasçının da mirası reddetmesiyle mirasın tasfiyesi söz konusu olacaktır.
2) Atanmış Mirasçıların Mirası Reddetmelerinin Sonuçları:
Türk Medeni Kanunu’nun 611. maddesinin 2. fıkrasına göre; “Mirası reddeden atanmış mirasçının payı, mirasbırakanın ölüme bağlı tasarrufundan arzusunun başka türlü olduğu anlaşılmadıkça, mirasbırakanın en yakın yasal mirasçılarına kalır.” Bu durumda atanmış mirasçılara verilmiş olan pay yasal mirasçılara geçmiş olacaktır. Şayet mirasbırakan yedek mirasçı atamışsa bu durumda atanmış mirasçının mirası reddetmesi durumunda bu durumdan yasal mirasçı değil yedek mirasçı yararlanacaktır.
3) Vasiyet alacaklılarının Mirası Reddetmelerinin Sonuçları:
Türk Medeni Kanunu’nun 616. maddesine göre; “Vasiyet alacaklısının vasiyeti reddetmesi hâlinde, mirasbırakanın arzusunun başka türlü olduğu tasarruftan anlaşılmadıkça, bu redden vasiyet yükümlüsü yararlanır.” Bu durumda vasiyet borcunun sona ereceği açıktır ve vasiyet edilen şey yedek vasiyet alacaklısı atanmamışsa vasiyet borçlusuna ait olacaktır.
Reddi miras davası açmak için ne gerekiyor?
Vefat eden kişi / kişilerin yasal ve atanmış mirasçılarının mesuliyet altına girmesi sonucu mirasçılar, vefat eden kişi / kişilerin borçlarını ödemekle yükümlü olur. Bu durumda ise medeni hukuk, varislerin reddi miras davası açmasına olanak tanır. Bu yasal işlemlerin başlatılması, yürütülmesi (sulh mahkemesine dava dilekçesinin yazılması ve diğer yasal işlemlerin başlatılması) ve davanın lehinize sonuçlanma şansını arttırmak için Hukuk bürolarından veya doğrudan miras avukatından profesyonel destek / tavsiye alınmalıdır. Zira miras hukuku oldukça kapsamlı bir hukuk dalıdır, yasal prosedürler aklınızın karışmasına, dönüşü olmayan hatalı seçimler yapmanıza neden olabilir.