Ticari Hükümler

TTK’nin 1533 maddesinin tamamı ticari hüküm sayılır. Bir konu TTK’de düzenleniyorsa o hükümler mutlak ticari hükümdür; o işler mutlak ticari iştir; o işten doğan bir dava da mutlak ticari davadır.
Bunun dışında TTK’de düzenlenmese bile bir ticari işletmeyi ilgilendiren işlem ve işlere ilişkin başka kanun hükümleri de ticari hüküm sayılır.
Ticari Hükümlerin Uygulanma Sırası
Ticari hükümler belli bir sıra halinde uygulama alanı bulurlar.
Emredici Kanun Hükümleri
Bir ticari uyuşmazlığa ilk olarak uygulanacak hükümler, emredici kanun hükümleri olacaktır. Bu hükümlerin TTK veya başka kanunlarda yer alması sonucu değiştirmez.
Emredici Hükümlere Aykırı Olmayan Sözleşme Hükümleri
Taraflar belli sınırları aşmamak kaydıyla dilediği alanda, dilediği şekilde sözleşme yapabilir ve ikinci sırada bu hükümler uygulanır. Örneğin, taraflar borcun ifa yerini, borcun vadesini serbestçe kararlaştırabilir.
Tamamlayıcı Ticari Hükümler
Üçüncü sırada uygulanacak olan hükümler tamamlayıcı/yorumlayıcı ticari hükümlerdir. Bu kurallar yedek hukuk kuralı niteliğindedir. Taraflar sözleşme ile aksini kararlaştırmadıkları takdirde devreye giren ve boşluğu dolduran bu kurallara bir hayli örnek vardır.
En tipiği 3095 sayılı Faiz Kanunu’nun faiz oranını belirleyen hükümleridir. Bu Kanun’un faiz oranlarının uygulanabilmesi için taraflarca faiz miktarı konusunda bir anlaşma yapılmamış olması gerekir. Yapılmışsa o oran; yapılmamışsa yıllık %9 veya avans oranı uygulanır.
Ticari Örf ve Âdet
Örf ve âdet, toplumda uzunca süreden beri aynı şekilde uygulanan, ilgili kişiler arasında bu kurala uyma zorunluluğu inancının yerleşmiş olduğu ve devlet organları tarafından yaptırım gücü tanınan yazılı olmayan kurallar bütünüdür.
Hakimler uyuşmazlıkla ilgili ticari örf-âdet olup olmadığını meslek odalarına yazacakları müzakereyle sorar.
Bir uyuşmazlık hakkında ticari hüküm (emredici-tamamlayıcı fark etmeksizin) veya sözleşmede düzenleme varsa, örf-âdet kuralına başvurulamaz. Kısaca açık yasal düzenlemenin olduğu yerde örf ve âdete başvurulamaz.
Örf ve âdet kuralları -kural olarak- sadece tacirler hakkında uygulanır; fakat tacir olmayan kişilere, onlar tarafından bilindiği veya bilinmesi gerektiği takdirde uygulanır.
Bir bölgeye veya bir ticaret şubesine özgü olan ticari örf ve âdetler genel olanlara tercih olunur. İlgililer aynı bölgede bulunmadıkları takdirde, kanun veya sözleşmede aksine hüküm olmadıkça, ifa yerindeki ticari örf ve âdet uygulanır. Sözleşmeyle farklı bir yerdeki örf ve âdetin uygulanacağı kararlaştırılabilir.
Belirli bir davranış biçiminin sürekli uygulanmasıyla önce teamüller oluşur. Dolayısıyla teamül, henüz örf ve âdet kuralı haline gelmemiş davranış biçimleridir ve bu unsur bakımından aradaki en önemli fark budur. Ticari teamüller örf-adet gibi hukuk kaynağı değildir. Bunlar uygulanması zorunlu hukuk kuralı niteliğini henüz kazanamamış fiili yorum araçlarıdır. TTK m. 2/1’de kanunda aksine bir hüküm yoksa teamülün, örf ve âdet olarak kabul edildiği tespit edilmedikçe hükme esas olamayacağı belirtilmiştir. Ancak teamül, irade beyanlarının yorumunda dikkate alınır. Kısacası ticari teamül -kanunlarda atıf yapılmadıkça- hükme esas olamaz, esas işlevi irade beyanlarının yorumudur.
Genel Hükümler
Ortaya çıkan uyuşmazlığın çözümü için bir ticari örf-âdet kuralı da bulunamamış, genel hükümlere gidilir. Burada TMK’nin 1. maddesindeki sıra izlenir. TMK ve TBK hükümleriyle diğer kanun hükümlerine bakılır. Buradan da sonuç alınamazsa alelade örf-âdet kuralları; oradan da sonuç çıkmazsa hâkimin hukuk yaratması gerekir.
Ticari Hüküm Olmaya Bağlanan Bazı Sonuçlar
Ticari hüküm olmaya bağlanan belli başlı bazı sonuçlar mevcuttur.
En Yüksek Sınırı Aşan İşlemler
TTK m 1530/1’e göre, aksine bir hüküm bulunmadığı takdirde, ticari hükümlerle yasaklanmış işlemler ve şartlar geçersizdir. Ancak sözleşme uyarınca yerine getirilmesi gereken edimler için kanunun veya yetkili makamların koymuş olduğu en yüksek sınırı aşan sözleşmeler en yüksek sınır üzerinden yapılmış sayılır; sınırı aşan edimler hata ile yerine getirilmiş olmasa bile geri alınır.
Zamanaşımı
Son derece önemli olan TTK m. 6’ya göre ticari hükümler koyan kanunlarla öngörülen zamanaşımı süreleri, kanunda aksine düzenleme yoksa sözleşme ile değiştirilemez. TTK hükümleri ticari hüküm sayıldığına göre, TTK’deki zamanaşımı süreleri kanunda öngörülmedikçe değiştirilemez.
Ticari hükümler başka yasalarda da öngörülebilir. Ticari işletmeyi ilgilendiren bu hükümler bir zamanaşımı süresi öngörüyorsa yine değiştirilemez.
Av. Ahmet EKİN & Stj. Av. Ezgi DEMİROCAK