Vasi Ne Demek? Vesayet Nedir?
Vesayet, velayet altında bulunmayan küçüklerin, kısıtlı kişilerin, 1 yıl ve daha uzun süre hapis cezası almış kişilerin mal varlığı ve kişilik haklarını korumak amacıyla kabul edilen hukuki kurumken, vasi, vesayet organlarından birisidir ve mahkeme tarafından menfaatleri korunması gereken kişinin haklarını korumak amacıyla atanan kişidir.
Belirtmek gerekir ki velayet ile vesayet birbirlerinden farklı kavramlardır. Velayet ilişkisi yalnızca anne veya babaya tanınmış olup vesayet ilişkisi mahkeme tarafından anne veya baba dışındaki üçüncü şahıslara mahkeme tarafından tanınabilecektir. Velayet ilişkisi hısımlığa dayanırken, vesayet ilişkisinde herhangi bir yakınlık aranmamakta sadece vasi tayininde hısımlara öncelik tanınmaktadır.
Vasi Nedir?
Vasi kanunda öngörülen vesayet organlarından biridir. Türk Medeni Kanunu’na göre vesayet organları, vesayet daireleri ile vasi ve kayyımlardır.
Vasi, en basit tabiri ile velayet altında bulunmayan küçüklerin, sulh hukuk mahkemesi tarafından alınan karar ile kısıtlanmış kişilerin, 1 yıl ve daha uzun süre hapis cezası almış kişilerin mal varlığını ve kişilik haklarını korumak ve yönetmek amacı ile atanan kişidir. Vesayet ilişkisi kanunda gözetilen bazı hallerde mahkeme tarafından re’sen gözetilirken bazı hallerde başvuru ile mahkeme atamaktadır.
Vesayet Nedir?
Vesayet, velâyet altında bulunmayan küçüklerin ve istisnaî olarak, velâyet altına alınmamış bazı erginlerin, 1 yıl ve daha uzun süre hapis cezası almış kişilerin malvarlığını ve kişilik haklarını korumak amacıyla kabul edilen hukuki kurumdur.
Vesayet kurumu sayesinde kişilik haklarını ve mal varlığını koruma gücünden yoksun olan kişiler koruma altına alınır. Örneğin anne babasını 10 yaşında kaybeden küçüğün malvarlığının yönetimi konusunda koruma altına alınmaya muhtaçtır.
Velayet Nedir?
Velayet, Türk Medeni Kanunu’nun 335-351. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Bu kanuna göre koruma ve bakım yönünden muhtaç ve güçsüz olan çocukların bakımı, eğitimi çıkarlarının korunması bakımı ve temsili ve malvarlığının yönetimi gibi ihtiyaçlarının giderilmesi için velayet bakımından görevli anne ve babaya yüklenen sorumluluktur. Bu kurumun amacı bakım yönünden güçsüz olan çocukları bağımsız bir birey haline getirmektir. Evlilik birliği içerisinde doğan çocuklar anne ve babanın ortak velayeti altındadır.
Boşanma halinde ise mahkeme velayeti anne veya babaya vermektedir, her somut olay kendi içerisinde değerlendirilerek küçüğün üstün menfaatini göze alan hakim içinde bulunan tüm durumları değerlendirerek küçüğün velayetini anne veya babaya vermektedir. Hakim karar verirken tarafların ekonomik, sosyal, eğitim, iş ve hayat yaşantısı gibi durumları göz önünde bulundurarak karar vermektedir.
Vasi Tayini Ve Vasi Olmak Ne Anlama Gelir?
Vasi tayini; en basit tabiriyle vasi atanan kişinin hukuki işlerinin bir kısmını tek başına yapamayacağı anlamına gelir. Bu durumda kişinin tek başına vasinin onayı veya icazeti olmadan yaptığı işlemler geçersizdir ve bu durumda iyiniyetli üçüncü kişilerin dahi iyi niyeti korunmaz. Yargıtay da sık sık kararlarında dile getirmektedir.
Vasi olmak ise; mahkeme tarafından atanan vasi, malvarlığı ve kişilik hakları bakımında korunmaya değer kişinin mal ve kişilik haklarının yönetiminden ve kullanılmasından sorumlu olması demektir. Atanmış vasi kişinin malvarlıklarıyla ilgili yönetim işlerinden sorumludur. Ancak bu durum vasinin mal varlığı üzerinde dilediği gibi tasarrufta bulunacağı anlamı taşımamaktadır zira vasi sorumlu olduğu kişinin aleyhine işlem icra edemez, örneğin bağışlama. Yine vasi kendi malvarlığını artırıcı yönünde sorumlu olduğu kişi aleyhine işlem tesis edemez. Örneğin vasi olarak atandığı kişinin evini kendisine satamaz.
T.C. YARGITAY
1. HUKUK DAİRESİ
2008/2021 E.
2008/4580 K.
9.4.2008 T.
Bilindiği üzere M.K.15. maddesi” Kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere ayırt etme gücü bulunmayan kimsenin fiilleri hukuki sonuç doğurmaz” .Md.16 da da “Ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar, yasal temsilcinin rızası olmadıkça kendi işlemleriyle borç altına giremezler” demektedir. Alım satım akdinin çift taraflı borç doğuran işlem olduğu (B.K.Md.182) dikkate alındığında, ehliyetsiz kişinin akdin her iki tarafı sıfatıyla (alıcı veya satıcı )yaptığı işlemlerin geçersiz olduğu açıktır. Kanun metninden, Küçüklerin ve kısıtlıların karşılıksız kazanma ile ilgili işlemlerinde bile ayırt etme gücünün varlığının” ön koşul olması, kanunun ayırt etme gücünü temel öğe olarak kabul ettiğini göstermektedir. 11.06.1941 tarih ve 4-21 s.lı İ.B.K nın sonuç bölümünde de,” eğer mümeyyiz olmayan bir kimse ile hukuki muamelede bulunan diğer akidin, bunu bilmeyerek hüsnüniyetle hareket etmiş olması, zikri geçen 15.ci maddenin mutlak ve kat’i sarahati karşısında öyle bir kimsenin hukuki tasarrufu üzerine hükmün terettüp etmesi için kafi değildir. Kanun o gibi temyiz kudretinden mahrum kimselerin esasen hüküm ifade etmeyen tasarrufları hususunda o tasarruftan dolayı hak iddia edenlerin hüsnüniyetlerini himaye etmemektedir…Medeni Kanunumuzun metin ve ruhundan başka türlü bir netice çıkarılmasına imkan yoktur…..” demektedir. Benzer durum 27.11.2002 tarih ve 2002,1-877 Sayılı Hukuk Genel Kurul kararında da açıkça ifade edilmiştir.
Dolayısıyla, işlem tarihlerinde ehliyetsiz olduğu adli tıp raporu ile saptanan davalı A..’in davacı A.ile yaptığı alım sözleşmesi geçersiz olduğu gibi, temellük etmediği taşınmazı davalı E.’e satışı işlemi de geçersizdir. Yukarıda yapılan açıklamalardan anlaşılacağı üzere davalı E.S.ın iyiniyet savunmasının da himaye görmeyeği açıktır. Davacının, ehliyetsiz olduğunu bilmediği A.ile yaptığı işlemin iptali isteğinin de M.K 2 maddesi kapsamında kötü niyetli olduğunu söylemek te doğru değildir.
Vasi Tayini Gerektiren Durumlar Nelerdir?
Vasi tayini gerektiren durumlar Türk Medeni Kanunu’nun üçüncü kısım birinci bölüm ve ikinci ayrımda düzenlenmiştir.
TMK vesayeti gerektiren haller bakımından yaş küçüklüğü ve kısıtlılık olarak iki ana başlıkta ayırmıştır. Fiil ehliyeti en basit tanımı ile kişinin fiil ehliyetinin mahkeme tarafından kısıtlanması demektir ve bunun sonucunda kısıtlı kişinin bazı hukuki işlemlerini artık tek başına yapamayacağı anlamına gelir.
Fiil ehliyeti; kişinin kendi iradesiyle hukuki sonuç doğurabilmesi anlamına gelmektedir. Örneğin fiil ehliyeti tam olan kişi malvarlığı üzerinde dilediği gibi tasarrufta bulunabilmektedir.
Vasi Tayini gerektiren durumlar
A.KÜÇÜKLÜK
Türk Medeni Kanunu’na göre velayet altında bulunmayan her küçük vesayet altına alınır.
B.KISITLILIK
Mahkeme tarafından kişiye kısıtlılık kararı verilebilir, bu kararı mahkeme re’sen alabileceği gibi kişinin talebi üzerine kısıtlılık kararı alabilir bu haller;
I. Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebi ile VESAYET
Türk Medeni Kanunu madde 405’e göre akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle işlerini göremeyen veya korunması ve bakımı için kendisine sürekli yardım gereken ya da başkalarının güvenliğini tehlikeye sokan her ergin kısıtlanır.
Söz konusu kanuna göre kişinin sadece akıl hastası veya akıl zayıflığı olması kısıtlama kararı için tek başına yeterli olmamakta ayrıca kişinin akıl hastalığı veya zayıflığı yönünden işlerini görememesi veya koruma ve bakım için başka birine ihtiyaç duyması ya da söz konusu durum yüzünden başkalarının güvenliğini tehlikeye sokması gerekir.
II. Savurganlık, alkol veya uyuşturucu Madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı, kötü yönetim sebebi ile VESAYET
Türk Medeni Kanunu’na göre Savurganlığı, alkol veya uyuşturucu Madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı veya malvarlığını kötü yönetmesi sebebiyle kendisini veya ailesini darlık veya yoksulluğa düşürme tehlikesine yol açan ve bu yüzden devamlı korunmaya ve bakıma muhtaç olan ya da başkalarının güvenliğini tehdit eden her ergin kısıtlanır.
Söz konusu kanuna göre yine kişinin savurganlığı, alkol veya uyuşturucu madde kullanımı ya da malvarlığını kötü yönetmesi tek başına kısıtlılık kararı verilmesi için gereken şart değildir. Ayrıca kişinin bu yaşam biçimi yüzünden kendisini veya ailesini darlığa, yoksulluğa düşürme tehlikesi bulunmalıdır.
III. Özgürlüğü bağlayıcı ceza sonucu VESAYET
Bir yıl veya daha fazla hapis cezasına mahkum olmak kısıtlama sebebidir. Hangi cezadan olursa olsun bir yıldan fazla özgürlüğü bağlayıcı bir ceza alınması sonucu kişinin fiil ehliyeti kısıtlanır.
IV. İstek üzerine VESAYET
Yaşlılığı, engelliliği, deneyimsizliği veya ağır hastalığı sebebiyle işlerini gerektiği gibi yönetemediğini ispat eden her ergin mahkemeden hakkında kısıtlama kararının alınmasını isteyebilir.