Özel Hukuk

Zilyetliğin Korunması

Zilyetliği korunması belli başlı şekillerde gerçekleşir.

Zilyetliğin Kuvvet Kullanma Yoluyla Korunması

Zilyet, her türlü gasp veya saldırıyı kuvvet kullanarak defedebilir (TMK m. 981/1).

Gasp, zilyedin şey üzerindeki fiili egemenliğine onun rızası bulunmaksızın, hukuka aykırı bir eylemle son verilmesidir. Saldırı ise zilyedin fiili egemenliği kullanmasının onun rızası olmaksızın, hukuka aykırı bir eylemle engellenmesi veya güçleştirilmesidir.

İki durumda gasp veya saldırıdan söz edilemez. Bunlar:

  • Bir kimse yasal bir yetkiye dayanarak başkasının zilyetliğine el atıyorsa saldırı söz konusu değildir.
  • Zilyedin rızası varsa üçüncü kişinin el atması akşam biri gasp veya saldırı sayılmaz. Ancak bunun için rızanın geçerli olması gerekir. Zilyedin rıza gösterirken ayırt etme gücüne sahip olması yeterlidir. İrade sakatlıklarından yalnızca korkutma durumunda rızanın varlığından söz edilemez. Yanılma ya da aldatma durumu rızayı sakatlamaz.

Zilyetliğin Kuvvet Kullanma Yoluyla Korunması Şartları

Zilyetliğin kuvvet kullanarak korunabilmesi için gereken koşullar aşağıda sayılmıştır:

Gasp veya saldırının halen sürüyor olması

Tamamlanmış bulunan gasp ve saldırı eylemlerine kuvvet kullanarak karşı koymak mümkün değildir.

Gasp veya saldırının halen sürüyor olması

Ölçülülük

Zilyet, durumun haklı göstermediği derecede kuvvet kullanmaktan kaçınmak zorundadır.

Hak sahibi olma

Kuvvet kullanma olanağından asıl olarak dolaysız zilyetler yararlanabilir. Ancak dolaylı zilyet, saldırının gerçekleştiği sırada orada ise kendisi de bizzat kuvvet kullanabilir.

Dolaysız feri zilyet, dolaylı asli zilyet tarafından yapılacak ihlallere kuvvet kullanarak karşı koyabilir. Yine dolaylı zilyet üçüncü bir kişinin zilyetliğe el atmasına rıza gösterse bile dolaysız zilyet kuvvet kullanmak suretiyle bu saldırıyı uzaklaştırma olanağına sahiptir. Zilyet yardımcıları yalnızca genel saldırı hükmünden yararlanabilirler (TBK m. 64).

Zilyetliğin Dava Yoluyla Korunması

Zilyetlik gasp edilmiş veya saldırıya uğramış, ancak zilyet kendi kuvvetini kullanarak bu davranışı önleme yoluna gitmemiş veya gitmesine rağmen başarısız olmuşsa gasp durumunda zilyetliğin geri verilmesi ve tazminat davaları; saldırı durumunda ise bunun sona erdirilmesi, nedeninin önlenmesi ve tazminat davaları ile zilyetliğini koruyabilir.

Zilyetliğin Geri Verilmesi ve Tazminat Davaları

Zilyetliğin geri verilmesi davası, gasp ya da işgalden önceki zilyetlik durumunun yeniden kurulması için açılan davadır.

Taşınmazlarda zilyetlik gasp edilmişse ya da taşınmazlar işgal edilmişse zilyetliğin geri verilmesi davası açılabilir (TMK m. 895). Başkasının zilyet bulunduğu bir şeyi gasbeden kimse, o şey üzerinde üstün bir hakka sahip olduğunu iddia etse bile onu geri vermekle yükümlüdür (TMK m. 982).

Zilyetliğe dayanan geri verme davasını zilyetliği haklı bir neden olmaksızın ve rızası dışında zorla veya gizlice alınmış bulunan tüm eziyetler tarafından açılabilir. Dolaylı zilyet aşacağı geri verme davasında kural olarak malın dolaysız zilyede geri verilmesini istemelidir. Ancak dolaysız zilyet malı geri almaz veya geri almak istemezse dolaylı zilyet malın kendisine geri verilmesini isteyebilir.

Birlikte zilyetler, malını gasp eden üçüncü kişilere karşı geri verme davası açabilecekleri gibi, kendi zilyetlerini tanımayan diğer birlikte zilyetlere karşı da bu davayı açarak zilyetliklerinin sağlanmasını isteyebilirler.

Geri verme davası, zilyetliği gasbedene veya onun külli haleflerine karşı açılabilir. Bu dava gasbedenin cüzi haleflerine karşı açılamaz.

Davacı, eşyanın zilyedi olduğunu ve zilyetliğin davalı tarafından rızası dışında alındığını ispat etmelidir. Ancak zilyetliğinin bir hakka dayandığını ispat etmesi gerekmez. Davalı, o eşyaya zilyet olmak hususunda üstün bir hakka sahip bulunduğunu ileri sürse bile kural olarak bu iddiası dinlenemez. Davalı kendisinin o şeyin maliki, davacının ise hırsız olduğunu ileri süremez.

Ancak bunun bir istisnası vardır: davalı, o şeyi davacıdan geri almasını gerektirecek üstün bir hakka sahip olduğunu derhal ispat ederse onu geri vermekten kaçınabilir (TMK m. 982/2). Üstün hak, ayni hak olabileceği gibi malın davalıda kalmasını haklı kılan kişisel bir hak da olabilir.

Av. Ahmet EKİN & Stj. Av. Ezgi DEMİROCAK

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu