Sulh Ne Demek (HMK m. 313 – 315)
Sulh, bir davanın taraflarının, aralarındaki uyuşmazlığı kısmen veya tamamen sona erdirmek amacıyla mahkeme huzurunda yaptıkları bir sözleşmedir (HMK m. 313/1). Bu, yargılamayı sona erdiren bir irade beyanıdır ve mahkeme tarafından kayda geçirilir. Sulh, tarafların karşılıklı olarak uzlaşmaya varmalarını ve uyuşmazlığın mahkeme kararı olmaksızın çözülmesini sağlar.
Eğer sulh, henüz bir dava açılmadan önce taraflar arasında yapılan bir anlaşma ile uyuşmazlığı sona erdiriyorsa, bu mahkeme dışı sulh olarak adlandırılır ve Borçlar Hukuku’nun kapsamına girer.
Ancak, bir dava devam ederken, davaya konu olan uyuşmazlık hakkında yapılan sulh, usul hukukunun konusunu oluşturur. Bu bağlamda, mahkeme önünde yapılan sulh, davayı sona erdiren bir işlemdir ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda bir kurum olarak düzenlenmiştir (HMK m. 313-315).
Sulhün Tanımı ve Kapsamı
Sulh, bir sözleşme niteliğinde olup, kural olarak tarafların karşılıklı olarak kısmi kabul ve kısmi feragat beyanları anlamına gelir. Ancak sulh, yalnızca tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri uyuşmazlıkları konu alabilir (HMK m. 313/2).
Örneğin, boşanma davasında taraflar, boşanmanın kendisi üzerinde sulh olamazlar; ancak boşanma davasından feragat edebilirler. Anlaşmalı boşanma durumunda bile, yargıcın kararı gereklidir ve tarafların uzlaşması, ancak yargıcın onayı ile geçerli olur.
Sulhün Usulü
Sulh sözleşmesinin mahkeme huzurunda yapılması zorunludur (HMK m. 313/1). Sulh müzakereleri ve sonucunda varılan anlaşma, tarafların huzurunda okunur ve tarafların imzaları alınarak duruşma tutanağına kaydedilir (HMK m. 154/3-ç).
Eğer taraflar, dava devam ederken mahkeme dışında sulh yaparlarsa, bu anlaşma mahkemeye sunulur ve sulh anlaşmasının mahkemeye ibraz edildiği duruşma tutanağına kaydedilir. Mahkeme, bu sulh anlaşmasını tutanağa ekler. Taraflar, duruşma esnasında veya keşif sırasında sulh olma iradesini beyan ederlerse, bu beyanlar tutanağa geçirilir ve taraflara okunarak imzalatılır (HMK m. 154/3-c).
Sulh, hüküm kesinleşinceye kadar her aşamada yapılabilir (HMK m. 314/1). Ancak avukatların sulh yapabilmesi için vekâletnamelerinde bu konuda açık bir yetkinin bulunması gerekmektedir (HMK m. 74). Bu, sulhun geçerliliği açısından önemli bir şarttır.
Sulh, feragat ve kabulden farklı olarak, bir koşula bağlı olarak da yapılabilir (HMK m. 313/4). Koşula bağlı sulh, davayı sona erdirir; ancak taraflar arasındaki uyuşmazlık, sulh sözleşmesinde belirlenen koşulun yerine getirilip getirilmediğine bağlı olarak sona ermiş sayılır. Bunun yanı sıra, dava konusunun dışında kalan hususlar da sulhün kapsamına dâhil edilebilir (HMK m. 313/3). Bu, tarafların, dava konusu dışında kalan uyuşmazlıklarını da aynı sözleşme ile çözümleyebilmelerine olanak tanır.
Sulhün Sonuçları Nelerdir?
Mahkeme huzurunda yapılan sulhler, ilamların icrası hakkındaki hükümlere tabidir (İİK m. 38). Bu, sulh sözleşmesinin ilam niteliğinde bir belge sayılacağı ve mahkeme kararı gibi icra edilebilir olduğu anlamına gelir.
Mahkeme, tarafların sulha göre karar verilmesini istemesi halinde, sulh sözleşmesine uygun bir karar verir; yani, sulh sözleşmesinin içeriği mahkeme kararı olarak hükme bağlanır (HMK m. 315/1). Ancak, taraflar sulha göre karar verilmesini istemezlerse, mahkeme “sulh nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına” karar verir ve davayı sona erdirir.
Sulh, taraflar arasında kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur (HMK m. 315/1). Bu, sulh sözleşmesinin taraflar arasında bağlayıcı olduğu ve bu konuda tekrar dava açılamayacağı anlamına gelir.
Bununla birlikte, sulh, sözleşmeye aykırılık nedeniyle genel hükümlere göre iptal edilebilir veya feshedilebilir (HMK m. 315/2). Bu durumda, sulh sözleşmesine aykırılık iddiası ileri sürülerek, sulhun iptali için dava açılabilir.
Yargıtay kararlarına göre, mahkeme kararıyla hüküm altına alınan sulh, cebrî icra yoluyla yerine getirilmesi mümkün olan ilam niteliğindedir.
Bu nedenle, sulh yoluyla kabul edilen miktar ve faize ilişkin ilamların icrası, karşı tarafın alacağını haksız yere tahsil etmeye kalkışması veya ihtilaflı hale getirmesi durumu dışında durdurulamaz (HMK m. 316). Bu hüküm, sulhun icra edilebilirliğini ve taraflar için bağlayıcılığını güçlendiren önemli bir düzenlemedir.
Duygu Maide KARATAŞ & Av. Ahmet EKİN