BlogGenel Hukuki Bilgiler

Yakalama ve Gözaltı Kurumları

Ceza Muhakemesi Kanunu sistematiği içerisinde “Yakalama ve Gözaltı” düzenlemeleri, suç şüphesi altında bulunan bireyin özgürlüğüne yönelik en esaslı ve en erken aşamadaki müdahale biçimlerini oluşturur.

CMK’nın 90 ve devamı maddelerinde detaylıca düzenlenen bu zorlayıcı tedbirler, bir yandan kamusal ceza adaletinin etkin bir şekilde yürütülmesini sağlarken, diğer yandan temel insan hakları ve hukukun üstünlüğü ilkeleri doğrultusunda bireyin özgürlük güvencesini koruma altına almayı hedefler. 

Yakalama Kavramı ve Hukuki Temelleri 

Yakalama, suç şüphesi altında bulunan bir kişinin, yetkili makam önüne çıkarılmasını sağlamak amacıyla özgürlüğünün geçici olarak kısıtlanması işlemidir. Kanun metni, bu tedbirin uygulanabileceği iki ana durumu ayırt eder: Herkes tarafından yapılabilecek geçici yakalama ve kolluk görevlilerince gerçekleştirilen yakalama.

Herkes Tarafından Geçici Yakalama

Madde 90’ın birinci fıkrası, adeta bir “vatandaşlık görevi” olarak tanımlanabilecek durumlarda, ceza adaletinin anlık tecellisi için geçici yakalamaya izin verir. Bu yetki, iki dar ve sınırlı hâlde tanınmıştır: “Kişiye suçu işlerken rastlanması”(suçüstü) veya “Suçüstü bir fiilden dolayı izlenen kişinin kaçması olasılığının bulunması veya hemen kimliğini belirleme olanağının bulunmaması.”

Bu düzenleme, hukuka aykırı eylemlere anlık müdahaleyi mümkün kılsa da, yakalanan kişinin derhâl kolluk kuvvetlerine teslim edilerek hukuki sürecin başlatılması zorunludur. Vatandaşın yakalama yetkisi, bu teslim zorunluluğu ile geçici ve sınırlı bir mahiyet taşır.

Kolluk Görevlilerinin Yakalama Yetkisi

Kolluk görevlilerinin yakalama yetkisi, suçun aydınlatılması ve şüpheli/sanığın adalete teslim edilmesi açısından hayati öneme sahiptir. Kanun, bu yetkiyi iki ana başlık altında toplar: Yakalama emri veya tutuklama kararı bulunmasına rağmen yapılan yakalama ve gecikmesinde sakınca bulunan hallerdeki yakalama.

Özellikle ikinci durumda, kolluk, “gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde” ve Cumhuriyet savcısına veya amirlerine derhâl başvurma olanağı bulunmadığı takdirde yakalama yetkisine sahiptir (Madde 90/2). Bu, istisnai bir yetki olup, temel haklara yapılan müdahalenin aciliyet ilkesine bağlı olduğunu gösterir.

Özel Durumlarda Yakalama

Madde 90/3, normalde şikâyete bağlı olan soruşturma ve kovuşturmalarda dahi, çocuklar, akıl hastaları, malûller veya güçsüzler gibi kendilerini idareden aciz bulunan kişilere karşı işlenen suçüstü hallerinde yakalamanın şikâyete bağlı olmadığını hükme bağlar. 

Yakalananın Hakları ve Usul Güvenceleri

Yakalama, bireyin özgürlüğüne en sert müdahalelerden biri olduğundan, bu işlemin hukuka uygunluğu ve şeffaflığı temel bir gerekliliktir. Madde 90/4, kolluğun, yakalanan kişiye kanuni haklarını derhal bildirme zorunluluğunu getirir.

Bu, makalenin kısıtlarını aşmakla birlikte, susma hakkı, müdafiiden yararlanma hakkı ve yakınlara haber verme hakkı gibi temel hakları kapsar. Madde 97 ise, yakalama işleminin tutanağa bağlanmasını, bu tutanağın hangi suç, hangi koşul ve zamanda yapıldığı gibi detayları içermesini ve hakların bildirildiğinin açıkça yazılmasını emreder. Bu tutanak, işlemin hukuki denetimi için birincil belgedir.

Gözaltı Kurumu ve Süre Sınırlamaları 

Yakalama sonrasında kişinin akıbeti, soruşturma makamı olan Cumhuriyet Savcılığı tarafından belirlenir. Cumhuriyet Savcısı tarafından serbest bırakılmayan kişinin, soruşturmanın tamamlanması amacıyla geçici olarak alıkonulması ise “Gözaltı” kararı ile gerçekleşir.

Gözaltı, bir koruma tedbiri olarak, delillerin toplanmasındaki zorunluluk ve kişinin bir suçu işlediği şüphesini gösteren somut delillerin varlığına bağlıdır (Madde 91/2). 6526 sayılı Kanunla yapılan değişiklik, şüpheyi gösteren “emareler” yerine “somut delillerin” varlığını şart koşarak, bu tedbirin uygulanmasını daha ağır şartlara tabi kılmıştır.

Genel Gözaltı Süresi

Gözaltı süresi, birey özgürlüğü açısından kritik öneme sahiptir ve kesin sürelerle sınırlandırılmıştır. CMK Madde 91/1’e göre, gözaltı süresi, yakalama anından itibaren yirmidört saati geçemez. Bu süreye ek olarak, yakalama yerine en yakın hâkim veya mahkemeye gönderilmesi için zorunlu süre, oniki saatten fazla olamaz. Toplam süre otuz altı saati geçmemelidir. Bu süre sınırlamaları, Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin özgürlük ve güvenlik hakkına dair güvencelerinin iç hukuka yansımasıdır.

Toplu Suçlarda Gözaltı Süresi

Toplu olarak işlenen suçlarda, delillerin toplanmasındaki güçlük veya şüpheli sayısının çokluğu nedeniyle soruşturmanın uzaması ihtimali göz önünde bulundurulmuştur. Madde 91/3, Cumhuriyet savcısına, her defasında bir günü geçmemek üzere, gözaltı süresini üç gün süreyle uzatma yetkisi verir. Ancak bu uzatma emri yazılı olmak ve gözaltına alınana derhâl tebliğ edilmek zorundadır.

Suçüstü Hâllerinde Mülki Amirlerce Gözaltı 

27/3/2015 tarihli ve 6638 sayılı Kanunla eklenen Madde 91/4, belirli suçüstü hâlleriyle sınırlı olarak mülki amirce belirlenecek kolluk amirlerine gözaltı yetkisi tanır. Bu yetki, toplumsal olaylar sırasında işlenen cebir ve şiddet suçları, Terörle Mücadele Kanunu kapsamındaki suçlar gibi ağır ve toplumsal düzeni ciddi boyutta etkileyen suçları kapsar.

Bu hâllerde gözaltı süresi yirmi dört saate kadar, şiddet olaylarının yaygınlaşmasıyla kamu düzeninin ciddi şekilde bozulduğu toplumsal olaylar sırasında ve toplu işlenen suçlarda ise kırk sekiz saate kadar uzayabilir. Bu yetki, idari makama özgürlük kısıtlama yetkisi vermesi nedeniyle hukuki eleştirilere maruz kalmış, ancak toplumsal güvenlik ve acil müdahale ihtiyacıyla gerekçelendirilmiştir. Bu fıkra kapsamındaki kişi, en geç kırk sekiz saat, toplu suçlarda ise dört gün içinde hâkim önüne çıkarılmak zorundadır.

Gözaltı İşlemlerine İtiraz ve Denetim

Birey özgürlüğünün güvencesi adına, Madde 91/5, yakalama, gözaltına alma ve gözaltı süresinin uzatılması kararlarına karşı hukuki itiraz yolunu açar. Yakalanan kişi, müdafii, kanunî temsilcisi veya yakınları, hemen serbest bırakılmayı sağlamak için sulh ceza hâkimine başvurabilir. Sulh ceza hâkimi, incelemeyi evrak üzerinde yaparak, en geç yirmidört saat içinde başvuruyu sonuçlandırmakla yükümlüdür. Bu, bir yargısal denetim mekanizması olarak, keyfî uygulamaları engellemeyi amaçlar.

Madde 92, gözaltı işlemlerinin denetimini Cumhuriyet başsavcılarına veya görevlendirecekleri Cumhuriyet savcılarına verir. Savcılar, nezarethaneleri, ifade alma odalarını, gözaltı neden ve sürelerini, tüm kayıt ve işlemleri denetler ve sonuçlarını Nezarethaneye Alınanlar Defterine kaydederler. Bu denetim, idari ve adli süreçlerin şeffaflığını ve hukuka uygunluğunu sağlamada kritik bir rol üstlenir.

Yakalama Emri ve Kişinin Mahkemeye Çıkarılması

Soruşturma ve kovuşturma evrelerinde şüphelinin/sanığın hazır bulunmasını sağlamak amacıyla, CMK Madde 98 uyarınca yakalama emri düzenlenebilir. Bu emir, soruşturma evresinde çağrı üzerine gelmeyen veya çağrı yapılamayan şüpheli hakkında Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi tarafından verilir.

Madde 94 ise, yakalanan kişinin yargı önüne çıkarılması sürecini düzenler. Hâkim veya mahkeme tarafından verilen yakalama emri üzerine yakalanan kişi, en geç yirmi dört saat içinde yetkili hâkim veya mahkeme önüne çıkarılmak zorundadır. 2014 ve 2021 yıllarındaki değişikliklerle, bu süreçte Sesli ve Görüntülü İletişim Sistemi (SEGBİS) kullanma imkânı getirilmiş (Madde 94/2) ve ifadesi alınmak amacıyla yakalanan kişinin, mesai saatleri dışında yakalanması durumunda yargı mercii önünde hazır bulunmayı taahhüt etmesi karşılığında Cumhuriyet savcısı tarafından serbest bırakılmasına imkân tanınmıştır (Madde 94/3). 

Yakalanan veya Gözaltına Alınanın Durumunun Yakınlarına Bildirilmesi

Temel insan haklarının bir gereği olarak, Madde 95, şüpheli veya sanık yakalandığında ya da gözaltı süresi uzatıldığında, Cumhuriyet savcısının emriyle bir yakınına veya belirlediği bir kişiye gecikmeksizin haber verilmesini zorunlu kılar. Bu bildirim zorunluluğu, hem yakalanan kişinin hukuki yardım almasını kolaylaştırır hem de aile veya yakın çevrenin kişi hakkında bilgi alma hakkını güvence altına alır.

Ceza Muhakemesi Hukukunda yakalama ve gözaltı tedbirleri, Anayasa’nın temel hak ve özgürlükleri koruma altına alan ruhuna uygun olarak, sıkı usul kurallarına ve süre sınırlamalarına bağlanmıştır. CMK’nın ilgili maddeleri, bir yandan kolluk ve savcılık makamlarına suçla mücadelede etkin bir araç sağlarken, diğer yandan bu yetkilerin keyfi kullanımını engellemek için yargısal ve idari denetim mekanizmaları öngörmektedir. Toplu suçlar ve suçüstü gibi özel durumlarda sürelerin esnetilmesi, kamu düzeni ve adalet ihtiyacının bir yansıması olsa da, bireyin en geç kırk sekiz saat veya dört gün içinde hâkim önüne çıkarılması zorunluluğu, özgürlük hakkının nihai güvencesini oluşturmaktadır. Yakalama ve gözaltı düzenlemeleri, bireysel özgürlük ile kamusal güvenlik arasındaki hassas dengenin korunmasında Ceza muhakemesi sistematiğinin temel dayanaklarını teşkil etmektedir.

Av. Ahmet EKİN & Stj. Av. Servet DEMİR

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu