Temyiz Kanun Yolu Nedir? (HMK m. 361 vd.)

Temyiz, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361 vd. maddelerinde düzenlenmiş olan kanun yoludur.
Temyiz Nedir?
Temyiz, bölge adliye mahkemelerince verilen ve hakem kararlarının iptali üzerine verilen kararlara karşı gidilebilen ve incelemesini Yargıtay’ın yaptığı kanun yoludur.
Temyize Konu Olabilecek Kararlar
Bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinden verilen temyizi kabil nihai kararlar ile hakem kararlarının iptali talebi üzerine verilen kararlar temyize konu olabilir.
Temyizin Özellikleri
Temyizin özelliklerini şu şekilde sayabiliriz;
- -Temyiz olağan bir kanun yoludur.
- -Temyiz başvurusu hükmün icrasını durdurmaz. Kişiler hukuku, aile hukuku ve taşınmaz mal ile ilgili ayni haklara ilişkin kararlar kesinleşmedikçe yerine getirilemez.
Temyiz, kararın icrasını durdurmaz. İcra ve İflas Kanununun icranın geri bırakılmasıyla ilgili 36 ncı maddesi hükmü saklıdır. Nafaka kararlarında icranın geri bırakılmasına karar verilemez. (HMK m. 367/1)
- İlam kendilerine tebliğ edilmeden önce taraflar temyiz yoluna başvurmaktan feragat edemez.
Temyizin Şartları Nelerdir?
Temyize başvurabilmenin bazı şartları bulunmaktadır. Bu şartları aşağıda başlıklar altında incelemiş bulunmaktayız.
Temyize Edilebilecek Bir Kararın Bulunması
Temyizin şartlarından ilki temyiz edilebilen bir bölge adliye mahkemesi nihai kararı yahut hakem kararının iptali üzerine verilen bir karar bulunmasıdır.
Bölge adliye mahkemelerinin temyiz edilebilen kararlarının ise bazı şartları bulunmaktadır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. Maddesinde bölge adliye mahkemelerinin temyiz yoluna başvurulamayacak kararları şöyle sayılmıştır;
- Miktar veya değeri 2025 yılı için 544.000 Türk Lirasını (bu tutar dâhil) geçmeyen davalara ilişkin kararlar.
- Kira ilişkisinden doğan ve miktar veya değeri itibarıyla temyiz edilebilen alacak davaları ile kira ilişkisinden doğan diğer davalardan üç aylık kira tutarı temyiz sınırının üzerinde olanlar ve Kat Mülkiyeti Kanunundan doğup taşınmazın aynına ilişkin olan davalar hariç olmak üzere HMK gereği sulh hukuk mahkemelerinin görev alanına giren davalar ile özel kanunlarda sulh hukuk mahkemesinin görevine girdiği belirtilen davalarla ilgili kararlar.
- Yargı çevresi içinde bulunan ilk derece mahkemelerinin görev ve yetkisi hakkında verilen kararlar ile yargı yeri belirlenmesine ilişkin kararlar.
- Çekişmesiz yargı işlerinde verilen kararlar.
- Soybağına ilişkin sonuçlar doğuran davalar hariç olmak üzere, nüfus kayıtlarının düzeltilmesine ilişkin davalarla ilgili kararlar.
- Yargı çevresi içindeki ilk derece mahkemeleri hâkimlerinin davayı görmeye hukuki veya fiilî engellerinin çıkması hâlinde, davanın o yargı çevresi içindeki başka bir mahkemeye nakline ilişkin kararlar.
- Geçici hukuki korumalar hakkında verilen kararlar.
- Bölge adliye mahkemesinin esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği başka bir yer mahkemesine ya da görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan verdiği kararlar
Alacağın bir kısmının dava edilmiş olması durumunda, 544.000 Türk Liralık kesinlik sınırı alacağın tamamına göre belirlenir. Alacağın tamamının dava edilmiş olması hâlinde, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü 544.000 Türk Lirasını geçmeyen tarafın temyiz hakkı yoktur. Ancak, karşı taraf temyiz yoluna başvurduğu takdirde, diğer taraf da düzenleyeceği cevap dilekçesiyle kararı temyiz edebilir.
Temyize Başvuran Kişinin Hukuksal Yararı Bulunmalıdır
Temyiz yoluna başvuran kişi haklı olsa dahi hukuki yararının bulunduğunu ispat etmelidir.
Davada haklı çıkmış olan taraf da hukuki yararı bulunmak şartıyla temyiz yoluna başvurabilir.(HMK m. 361/2)
Temyiz Harç ve Giderleri Yatırılmış Olmalıdır
Temyiz dilekçesi verilirken temyiz harç ve masraflarının da yatırılmış olması gereklidir. Bunlar yatırılmadığı takdirde mahkemece temyiz yoluna başvuran tarafa bir haftalık kesin süre verilir. Bu süre içerisinde de eksiklik giderilmezse temyiz yoluna başvurulmamış sayılır. Bu karara karşı iki hafta içerisinde temyiz yoluna başvurulabilir.
Temyiz Başvurusu Süresinde yapılmalıdır
Temyiz başvurusu, kararın tebliğinden itibaren iki haftadır. Temyiz başvurusunun kabul edilmesi için bu süre içerisinde yapılması gereklidir.
Temyiz Başvurusu Dilekçe İle Yapılmalıdır
Temyiz, dilekçe ile yapılır ve dilekçeye, karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenir. Temyiz dilekçesi, kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya Yargıtayın bozması üzerine hüküm veren ilk derece mahkemesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilir.
Temyiz Dilekçesinin Şartları
Temyiz dilekçesinde aşağıdaki hususlar bulunur:
- Temyiz eden ile karşı tarafın davadaki sıfatları, adı, soyadı, Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası ve adresleri.
- Bunların varsa kanuni temsilci ve vekillerinin adı, soyadı ve adresleri.
- Temyiz edilen kararın hangi bölge adliye mahkemesi hukuk dairesinden verilmiş olduğu, tarihi ve sayısı.
- Yargıtayın bozma kararı üzerine, bozmaya uygun olarak ilk derece mahkemesince verilen yeni kararın veya direnme kararına karşı temyizde direnme kararının, hangi mahkemeye ait olduğu, tarihi ve sayısı.
- İlamın temyiz edene tebliğ edildiği tarih.
- Kararın özeti.
- Temyiz sebepleri ve gerekçesi.
- Duruşma istenmesi hâlinde bu istek.
- Temyiz edenin veya varsa kanuni temsilci yahut vekilinin imzası.
Temyiz Sebepleri
Temyize başvuru sebepleri şöyledir;
- Hukukun veya taraflar arasındaki sözleşmenin yanlış uygulanmış olması.
- Dava şartlarına aykırılık bulunması.
- Taraflardan birinin davasını ispat için dayandığı delillerin kanuni bir sebep olmaksızın kabul edilmemesi.
- Karara etki eden yargılama hatası veya eksiklikleri bulunması
Temyiz Yoluna Başvurabilecek Kişiler
Temyiz yoluna davanın tarafları başvurabilir. İhtiyari dava arkadaşlığında ise, dava arkadaşları birbirlerinden bağımsız olarak temyiz yoluna başvurabilir. Fakat mecburi dava arkadaşlığında, dava arkadaşları temyiz yoluna birlikte başvurmak zorundadırlar.
Temyiz Başvurusunun Yerel Mahkemede İncelenmesi
Temyiz dilekçesi Yargıtay’a gitmeden önce yerel mahkemece incelenir.
Temyiz dilekçesi, kanuni süre geçtikten sonra verilir veya kesin olan bir karara ilişkin olursa, kararı veren mahkeme istinaf dilekçesinin reddine karar verir.
Bu ret kararına karşı tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabilir. Temyiz yoluna başvurulduğu ve gerekli giderler de yatırıldığı takdirde dosya, kararı veren mahkemece Yargıtay’a gönderilir. Yargıtay ilgili dairesi temyiz dilekçesinin reddine ilişkin kararı yerinde görmezse, ilk temyiz dilekçesine göre gerekli incelemeyi yapar.
Yargıtayda Ön İnceleme Aşaması
Ön inceleme aşaması talebinin kanuni olarak gerekli şartları taşıyıp taşımadığının incelemesinin yapıldığı aşamadır. Bu aşamada işin esasına girilmez.
Ön inceleme aşamasında öncelikle aşağıdaki hususlar incelenir ve gerekli karar verilir;
- İncelemenin başka bir dairece yapılmasının gerekli olması
- Kararın kesin olması
- Başvurunun süresi içinde yapılmaması
- Başvuru şartlarının yerine getirilmemesi
- Başvuru sebeplerinin veya gerekçesinin hiç gösterilmemesi
Ön inceleme heyetçe veya görevlendirilecek bir üye tarafından yapılır ve ön inceleme sonunda karar heyetçe verilir. Eksiklik bulunmadığı anlaşılan dosya incelemeye alınır
Temyiz İncelemesi
Yargıtay, tarafların ileri sürdükleri temyiz sebepleriyle bağlı olmayıp, kanunun açık hükmüne aykırı gördüğü diğer hususları da inceleyebilir. Temyiz incelemesi kural olarak duruşmasız yapılır fakat şu davalar talep üzerine duruşmalı yapılabilir;
- Tüzel kişiliğin feshine veya genel kurul kararlarının iptaline ilişkin davalarda
- Evlenmenin butlanına veya iptaline ilişkin davalarda
- Boşanma veya ayrılığa ilişkin davalarda
- Velayete, soybağına ve kısıtlamaya ilişkin davalarda
- Miktar veya değeri 816.000 Türk Lirasını aşan alacak ve ayın davalarda
Yargıtay re’sen de duruşma yapılmasına karar verebilir.
Duruşma günü belli edilen hâllerde Yargıtay, tarafları veya gelen tarafı dinledikten sonra, taraflardan hiçbiri gelmemiş ise dosya üzerinde inceleme yaparak kararını verir.
Yargıtayın Vereceği Kararlar
Yargıtay incelemesi sonucu üç şekilde karar verilebilir. Bu kararla şöyledir;
- Onama kararı,
- Düzelterek Onama Kararı
- Bozma Kararı
Onama Kararı
Yargıtay önüne gelen kararda hukuka aykırı bir durum tespit etmediği takdirde onama kararı verir. Yargıtay, onama kararında, onadığı kararın hukuk kurallarına uygunluk gerekçesini göstermek zorundadır.
Düzelterek Onama Kararı
Temyiz olunan kararın, esas yönünden kanuna uygun olup da kanunun olaya uygulanmasında hata edilmiş olmasından dolayı bozulması gerektiği ve kanuna uymayan husus hakkında yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde Yargıtay, kararı düzelterek onayabilir. Esas yönünden kanuna uygun olmayan kararlar ile hâkimin takdir yetkisi kapsamında karara bağladığı edalar hakkında bu hüküm uygulanmaz.
Bozma Kararı
Yargıtay, aşağıda belirtilen sebeplerden dolayı gerekçe göstererek temyiz olunan kararı kısmen veya tamamen bozar:
- Hukukun veya taraflar arasındaki sözleşmenin yanlış uygulanmış olması.
- Dava şartlarına aykırılık bulunması.
- Taraflardan birinin davasını ispat için dayandığı delillerin kanuni bir sebep olmaksızın kabul edilmemesi.
- Karara etki eden yargılama hatası veya eksiklikleri bulunması.
Belirtmek gerekir ki temyiz incelemesi yapılan bir dosya, temyiz talep eden tarafın aleyhine bozulamaz.
Bozmaya Uyma
Yargıtay’ın temyiz incelemesi sonucunda verdiği bozma kararına karşı, dosyanın gönderildiği mahkeme bozmaya uyma kararı verebilir. Bu durumda, ister ilk derece mahkemesi ister istinaf mahkemesi olsun, bu kararın verilmesi halinde artık istinaf başvurusu yapılamaz; yalnızca temyiz yoluna başvurulabilir.
Bozmaya Direnme
İlk derece mahkemesi veya bölge adliye mahkemesi kararında direnirse, bu kararın temyiz edilmesi durumunda inceleme, kararına direnilen dairece yapılır. Direnme kararı öncelikle incelenir. Daire, direnme kararını yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderir. Hukuk Genel Kurulunun verdiği karara uymak zorunludur.
Av. Ahmet EKİN & Stj. Av. Furkan Diler